Eğitim- Öğretim
Müfredatın perişanlığı, eğitmenlerin durumu, okulların fiziki yetersizliği, okul personellerinin sayıca yetersiz oluşu, servis ücretleri, özel okul tarifeleri derken bir eğitim öğretim yılının daha başındayız Bismillah.
Kamudan atılan binlerce öğretmenin yerinin ne şekilde doldurulacağı henüz belli olamadı ama kendi içerisinde sistem çözümünü üretecektir. Servislerin ücretlerinin yüksekliği gelir dağılımının bozuk olduğu ülkede gelir seviyesi iyice düşen velileri kara kara düşündürmeye devam ediyor. Okulların fiziki şartları yani derslik, laboratuvar, wc, spor salonu, dinlenme park alanları, yemekhane gibi birçok sosyal donatının sınıfta kaldığı bir ortamda yine sistem kendi içerisinde çözümünü üretecektir diye düşünüyoruz.
Okullarda temizlik ve güvenlikten sorumlu personel yetersizliği ile okulların idari kadrolarının öğretmenlerden oluşması ve yetersiz oluşu sorunuyla da bu yıl yine boğuşulacak ama sistem çözümü kendi içerisinde üretecektir.
Sistem sorunu kendi içerisinde çözecektir. Ama nasıl çözecektir. Ortaya çıkan çözüm faydalı mı olacaktır zararlı mı? Bu çözümler yılsonuna yetişecek midir? :)
Eğitim öğretimin açık kapı olduğu gerçeğini daha önce dile getirmiştik. Bu açık kapıdan yararlı bakteriler yerine sürekli mikroplar girmekte. Bu sorun da sistem tarafından kendi içerisinde ve kendi yöntemleriyle mi çözülecektir?
Öyle olacak zahir. Teracıya tera satacak halimiz yok ya.
Koskoca bakanlar, genel müdürler, müdürler vesair zevat ve talim terbiye kurulu elbet çözüm düşünmüştür bu sorunlara.
Çözüm paketlerini, önerilerini ve yöntemlerini halkımız duymasa da yılsonuna kadar kulaktan kulağa herkesin bilgisi olacaktır.
Üzülmeye gerek yok.
Eğitim öğretimde dünyada en başarılı ülkelerden biriyiz. Bizim çocuklarımız gençlerimiz çok zeki derken kapıdan küçük kızım göründü, yanında da arkadaşı. Ortaokuldalar. Devlet okulu. Selamlaştık ve ben yeni eğitim öğretim yılınız hayırlı olsun dedim, tebrik ettim onları. Teşekkür ettiler.
-Nasıl geçti kızım
-İyiydi baba, ama ders işlemedik :)
-Aaa harika dedim,
-Zaten biz sizi okula ders işleyin diye göndermiyoruz ki, öyle bir beklentimiz olamaz asla diye de ekledim.
Gülüştük gittiler.
İşte bizim eğitim öğretim tablomuz bu. Buna rağmen bu çocuklar ayakta kalabiliyor. Bu eğitim sistemi Amerika’da olsa, Amerika 2 yıl içinde iflas eder.
Ders yılı var, ders yok,
Müfredat var, içi boş bilgi yok,
Bilgi var, eğitmenlerde verecek kapasite yok ( istisnalar kaideyi bozmuyor)
Okullar yetersiz, derslikler yetersiz, hademe yok, laboratuvar yetersiz.
Ha bu arada çocukları okullara taşıyacak 55 bin servis aracımız ve yedeğinde bekleyen bir o kadar daha araç ve şoförümüz var.
Ders yılı başından sonuna kadar çocuklar okullara rahat taşınacak, ohh çok şükür. Ama okullarda eğitilip öğretilmemeleri çok sorun değil. Önemli olan okula ulaştırılmaları çünkü.
Bazen arkadaşlara takılıyorum, bizim milletten ekseriyetle asker olur diye. Çünkü bilimsel ilerlemenin hiçbir haltını öğretemiyoruz çocuklara. Biz servis şoförü olabiliyoruz, asker olabiliyoruz ama iyi çiftçi bile olamıyoruz. Çok iyi, çok hızlı yol yapıyoruz ama yolu yapacak makineler yabancı. Alet edavat öyle, firmalar bile öyle.
Çünkü öğrenmiyoruz, öğretmiyoruz. Bırakın bunları deneme yanılma yoluyla dahi bilgi dağarcığımıza bir şeyler katmıyoruz. Tecrübe dahi etmiyoruz. Bir olay yaşıyoruz ama onu sindirmiyoruz. Hâlbuki tecrübe " yaşanan olayların aynı zamanda sindirilmiş olmasıyla ortaya çıkan durumdur" sadece yaşamakla da olmuyor
Bazen soruyorum kendime; " Biz bu eğitim öğretim işinden niye vazgeçemiyoruz?" diye ve sonra tıpkı inşaat sektörü gibi eğitimin de istihdam yaratan bir sektör olduğu gerçeği çarpıyor yüzüme. Bizimkiler işte bu yüzden eğitim endüstrisinden vazgeçemezler. İçeriği çok önemli değil, önemli olan yarattığı istihdam galiba.
İşte böyle bir eğitim öğretim yılı daha evlere şenlik başlamış bulunuyor. Allah devlete millete zeval vermesin. Gerisini sistem kendi içerisinde halleder. Kalın sağlıcakla
Selim Bilâl.