Halife Harun Reşid, Bağdat kırlarında çevresiyle birlikte geziye çıktığı sırada ağaç altında uyuyan bir adamı görür ve yanındakilere:
‘’Şu adamı uyandırın, otların arasında çıkan bir yılan onu sokup öldürebilir’’ der.
Hemen uyandırılan adam bakar ki karşısında Harun Reşid var.
‘’Sultanım neden uyandırdınız beni’’ der.
Rüyamda padişah olarak seçilmiştim tahtımda oturmuş, çevreme ne güzel emirler veriyor, hizmetçileri koşuşturuyordum diye söylenir.
Harun Reşid rüyada padişah olan adama gülerek;
‘’Efendi uykudaki padişahlıktan ne olur ki, işte böyle gözlerini açınca padişahlık falan kalmaz, yok olur gider.’’
Adam cevap verir:
‘’Sultanım, padişahlığım gözümü açınca yok olup gitti, seninki de gözünü kapayınca yok olup gidecek, aramızda büyük bir fark mı var sanki?’’
Bu cevap karşısında düşünmeye başlayan Halife,
‘’Efendi’’ der, ‘’Aslında uykuda olan sen değil, benmişim de haberim yokmuş, ben seni yılandan kurtarmak için uyandırmıştım sen de beni saltanat gafletinden kurtarmak için uyarmış oldun.’’
Bundan sonra her fırsatta tekrar ettiği söz hep aynı olmuş;
‘’Ey Harun, gözünü kapayınca yok olacak saltanatına sakın güvenme!’’
TEPENİZDEKİYLE İDARE EDİN!
Padişahlardan birisi, kitap okumak için gözlüğünü arar.
Ancak tepesine yerleştirdiğini unuttuğu için bulamaz ve etrafındakileri haşlamaya başlar.
Çevredekiler, padişahın başında olan gözlüğü bulmak için uğraşırlarken, söz söylemede mahir birisi girer devreye.
Güya tesadüfen, kayıp gözlüğü sebebiyle öfkeli olan padişahın karşısına çıkar ve sakin bir şekilde şunları söyler:
"Efendim, hiç merak buyurmayınız. Hepimiz gözlüğünüzü bulabilmek için seferber durumdayız, En kısa sürede de bulacağımıza emin olun. Ama, biz onu ararken, siz tepenizdeki ile idare ediverin, lütfen!"