Dün AB ile yapılan pazarlıklar nihayete erdi ve Türkiye geri kabul anlaşması ve mülteci rotasyonu karşılığında AB’den 3 milyar Euro mali yardım, Haziran 2016 da vizesiz Avrupa sözü e 1-2 üyelik faslının hızlandırılması sözü aldı.
Dün AB ile yapılan pazarlıklar nihayete erdi ve Türkiye geri kabul anlaşması ve mülteci rotasyonu karşılığında AB’den 3 milyar Euro mali yardım, Haziran 2016 da vizesiz Avrupa sözü e 1-2 üyelik faslının hızlandırılması sözü aldı.
Bunun karşılığında AB ülkelerine Türkiye üzerinden yapılan kaçak göçün engellenmesi, şu an Yunan topraklarına geçmiş olan 72 bin mültecinin Türkiye’ye iadesinin kabulü ve Avrupa’nın seçeceği mültecileri hangi süre içinde olduğu belli olmayan şekilde bire bir yasal yolla gönderme.
Anlaşmanın bilinen genel çerçevesi böyle. Uygulama konusunda nelerin yaşanabileceğini hep beraber göreceğiz. Mesela AB Türkiye’ye geri gönderilen mültecilerin yerine hangi usullerde mülteci seçimi yapacak? Karpuz seçer gibi vurarak mı, yoksa kavun gibi dibini koklayarak mı göreceğiz! Bir de seçtiği bu mültecilerden senede bin tane mi yoksa beş bin tane mi alacak hep beraber yaşayacağız ömrümüz olur ise!
Sığınmacılar!
Suriye, Irak, Afganistan, Pakistan, Libya vesaire birçok yok edilmiş, zulüm altında yurtsuz bırakılmış mazlumların bir umutla, canhıraş hayat-memat göçünde Türkiye ve Avrupa birliğine yolculukları. Türkiye’ye geldiklerinde misafir ve sığınmacı olarak kabul edildiler.
Sığıntılar!
Avrupa ülkelerinde bu insanların maruz kaldığı aşağılamaları yaşadığımız şu günlerde içimizde kalan son insanlık kırıntısının da zalim kuşlarca çalınıp başka âlemlere uçurulduğunu görüyoruz. İnsanların üzerine idrar yapmak, ayı oynatır gibi oynatmak, para fırlatmak, dikenli tellerde dans ettirmek, kucağında çocuklu ailelere çelme takıp yüzüstü kapaklatmak, tavuk yemler gibi ekmekleri fırlatarak atmak, ayazda çadırsız, barınaksız bırakmak gibi bu ve benzeri aşağılık davranış örnekleri ile bu bir Avrupalı. Bu Avrupalı ülkelerine sığınmacı adıyla gelmiş olan bu mazlumlara işkence edip, aşağılayıp onlara “siz sığıntısınız” diyor. Bu mazlumlara sığıntı muamelesi yapıyor.
Yenilir yutulur iş değil. Mülteci çocukları maruz kaldıkları bu aşağılanmayı unutur mu? Yarınlarda Avrupalı ile dost olur mu? Olmaz ama olursa da kendi ferasetindendir.
Yapılan pazarlıklar sonucu varılan anlaşma ile Türkiye üzerinden bundan böyle AB’ye mülteci gönderilmesi AB’nin iznine bağlı hale geliyor.
Peki, Türkiye’de yerleşik 3 milyon mültecinin durumu ne olacak?
Mülteciler ülkelerine geri gönderilecek mi? Suriye’de savaşın bitme ihtimali nedir? PYD, Süryaniler, ezildiler ve bir kısım Araplar federasyon ilan edip bağımsızlık manifestosu verdiler. Tabi ABD’nin desteği ile. AB de bu işe razı.
Ama o bölgelerden Türkiye’ye göç etmiş olan insanların toprakları ellerinden alındı ve geri verilmeyecekmiş gibi görünüyor. Madem bu iş bu kadar kolaydı neden 100 yıl önce cebren ve hile ile elimizden alınan bu toprakları geri alma cesaretini gösteremedik? Bugün Irak ve Suriye sınırları içinde olan topraklar bizim vatan toprağımızdı. Daha da ötesi verdiğimiz kurtuluş savaşı neticesinde kazandığımız misak-ı milli sınırları içinde kalan toprakları Lozan’da katakulli ile elimizden aldıkları herkesin malumu iken, neden bu toprakların gerçek sahibi olduğumuzu, vatanımızın oraları da kapsadığını fiilen haykıramadık?
Daha güçlenmeyi mi bekliyoruz? Pkk, pyd denilen katiller koskoca Türkiye Cumhuriyetinden daha mı güçlüydü ki kendilerine ait olmayan Arap ve Türkmen bölgelerini işgal ederek federasyon kurdular. Onunla da yetinmeyip “ tanımayanlar kürt devleti ile yüzleşir” diyebilecek kadar kabadayılar.
Kimse şunu söylemesin! “ Biz buna asla izin vermeyiz”
Söylemesin çünkü izin vermediğimiz şeylerin zaten bizim iznimize tabi olmadığı görülüyor. Bugüne kadar bu coğrafyada at koşturanlar bizden izin almadılar. ABD, İran, Rusya, İngiltere, Fransa ve diğerleri. Hiçbirine izin kâğıdı verdiğimizi duymadık.
İşte şimdi bu bağlamda ayrılıkçı kürtlerin oluşturduğu kuzey Suriye deki federe yapı ile yüzleşiyoruz. Bir on yıl önce Iraktaki ile yüzleştiğimiz gibi. Bunun sonu iyi görünmüyor. Eş zamanda bölücü kürtlerin Türkiye içerisinde gerçekleştirmek istedikleri özerk veyahut federatif yapı çalışması da neticelenseydi ermeni kürt devleti ilan edilecekti. Şimdilik bir on yıl ötelenmiş görünse de bu iş kaşınmaya ve netice almak için mücadeleye devam edecekler.
Biz Ankara’nın savunması Halep’te başlar derken kastettiğimiz buydu.
Şimdi Suriye için barış görüşmeleri yapılıyor Cenevre’de. Rusya görüşmelerin arifesinde Suriye deki uçaklarının bir kısmını çekeceğini şov ile ilan etti. Rusya bombardımana bir hafta ara verse çok bir şey kaybetmez. Ayrıca ABD ile yaptıkları anlaşma çerçevesinde petrol fiyatlarının 40 doların üstüne çıkması da Rusların gazını epeyce aldı. Ama Ruslar Suriye’den ve kukla esedden vazgeçecek değiller. Sadece küçük bir manevra ile Suriye muhalefetinin diz çökmesi için ABD ile ortak proje yürütüyorlar.
ABD’nin oyuncağı pyd ile Rusya’nın oyuncağı Esed mevzi kazandı. Esedin devleti vardı, Pyd de ilan etti. Peki, Suriye’nin gerçek sahipleri ne durumda? Kimisi terörist ilan edilmiş, kimisi muhasara altında, kimisi ülkesini terk etmiş, birkaç cesur yürek de vatanı için savaşıyor. Hal bu.
Sonuç ne çıkar diyorsanız, daha bu savaş uzun süre devam eder. Çünkü savaşın bitmesini Suriyeli mazlumlar dışında isteyen yok.
Türkiye ve Ürdün mültecilerin yoğun olarak barındıkları iki ülke. Suriye’den gelenleri ülkelerine tekrar geri gönderip yerleştirecek şartların oluşturulmaması halinde önümüz 10 yıl çok ciddi sosyal patlamalara gebedir. Eğer Ortadoğu coğrafyasına barış gelmesini istiyorsak bunu başarmalıyız. Aksi halde yarın bu iltihap Ürdün ve Türkiye’yi de sıtmaya gark edecek potansiyele sahip.
Güvenli bölge çalışmasını hızlandırıp bir an önce hava savunma sistemleri ile mücehhez dört şehir kurulmalıdır. Pkk-Pyd örgütlerinin Suriye’de işgal ettikleri topraklardan def edilmeleri sağlanmalıdır. Bu bölgelere gerçek sahiplerinin dönmesi sağlanmalı ve savunma sistemleri kurulmalıdır. Topraklar gerçek sahiplerine iade edilmeden seçim de olmaz, başka yapılarda ilan edilemez. Silah zoruyla kovulan insanların misliyle topraklarını elde etmeleri borçtur.
Bu aşamadan sonra Suriye’de serbest seçimlerin yapılması için çalışmalar yürütülmeli ülkenin bağımsız ve bütüncül yapısı muhafaza edilmelidir. Bunun için Türkiye’den teknokratlar görev almalı ve ülkenin etnik, dini, siyasi ve coğrafi yapısı da göz ününde bulundurularak yeni siyasi bir kimliğe kavuşturulması sağlanmalıdır.
Çanakkale zaferimiz kutlu olsun. Çanakkale’nin torunlarına sahip çıkmak boynumuzun borcudur. Çanakkale’nin torunları bize emanettir ve emanetin pazarlığı olmaz.
Selim Bilâl……………