Tavşan Atlet

1.     Kulvarda; Ypg-pyd bölücü terör gurubunun ağırlıklı olduğu SDG, İngiliz özel kuvvetleri ve Amerikan kuvvetleri, Alman güçleri vesair batı devletleri, Bazı Arap kabile devletleri

2.     Kulvarda; Rusya, İran, Suriye Esed Rejimi ve biraz da yandan Çin

3.     Kulvarda; Türkiye, Özgür Suriye Ordusu ve Muhalifler ve biraz da Arap gücü

 

Kısa bir süre öncesine kadar tavşana kaç-tazıya tut şeklinde politika izleyen ABD önderliğindeki güçler, Türkiye’nin sahaya inmesiyle birlikte artık kendileri de kulvarda yarışmak zorunda kalacaklar. Bu yüzden de şimdiden birçok Amerikalı siyasetçinin Suriye’ye savaşacak asker gönderme noktasında talepleri olduğunu izliyoruz. Obama’nın ABD askerini dışarda tutan yaklaşımının artık bir işe yaramadığını düşünenler yakın gelecekte ABD ordusunun Suriye’de fiilen savaşa katılacağı sinyalini vermekteler.

Ayrıca Genelkurmay başkanı Hulusi Akar’ın açıkladığı üzere Türk ordusuna Suriye’de IŞID’dan çok pyd saldırmaktadır. Amerikalıların bu saldırılardan haberdar olmadığını düşünmek imkânsız. Bu bağlamda dolaylı da olsa iki NATO üyesinin karşılıklı çatışmasının söz konusu olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye’nin kararlılığı karşısında geri adım atmak istemeyen ABD muhtemelen kendi askeri personelini getirecek ve mevcut pyd militanlarını da bu güçler içindeymiş gibi lanse ederek Türkiye’nin pyd yi vurmasını önlemeye çalışacaktır. Mevcutta 5.500 Amerikan askerinin bulunduğu ifade edilen bölgede, bu askerlerin daha etkin rol alması için hamleler beklemek hayal olmaz.

İran 2011 yılından bu yana Esed rejiminin yanında fiilen savaşa girmiş durumda ve bu fiili durumu halen devam ettirmekteler. İran resmi haber ajansı İrna’nın verdiği rakamlara göre bu ülkenin askeri kaybı 400’ün üzerinde. İran Rusya ile birlikte Esed rejiminin kulvarında koşmaya devam ediyor.

Rusya uzunca bir müddet dışarıdan destek verip itelediği Esed rejimini, Amerika’nın işgal planını ele geçirdikten sonra bizzat sahada desteklemeye başladı. 30 Eylül 2015 tarihinden bu yana yoğun şekilde bombaladığı Suriye toprakları üzerinde “bensiz oyun olmaz” mesajını tüm dünyaya iletti. Asıl hedeflerinin IŞID terörüne karşı mücadele olduğunu söyleyerek yola çıkan Putin muhalifleri hedef alarak yoluna devam etmeyi tercih etti.

Amerika ile sahada bir çatışma yaşamak istemeyen Rusya buna bağlı olarak Suriye’nin kuzeyini işgal eden terör örgütü pyd’ye ses çıkarmamaktadır. Bu bağlamda son olarak esed güçlerinin Haseke şehrini vurması terörist kürtlerin o şehri de işgal etme çalışmaları üzerine olmuştu. Amerika’nın esedi uyarmasıyla birlikte pyd ve esed anlaşmış ve pyd nin Haseki’den çekilmesi sağlanmıştır.

Almanya ve İngiltere’nin de koalisyonun içerisinde yer alarak fiilen 1. Kulvarda yer aldıklarını yapılan çalışmalardan görmekteyiz. İngiliz özel kuvvetlerinin 300 kadar personeli fiilen ypg-pyg terör örgütü ile birlikte operasyonlara katılarak sahada varlıklarını sürdürmektedir. Işıdın kaçtığı bölgelere ise pyd terör örgütü yerleşmektedir.

Türkiye’nin durumu ise çok farklı. Kırmızı çizgilerini birçok kez ifade eden Türkiye son olarak Fırat’ın batısına geçerek Membiç kasabasını işgal eden terör örgütüne karşı müttefiklerini yani koalisyonu uyarmıştı.

Koalisyon her zaman olduğu gibi yine yalanlarla Türkiye’yi oyalama peşine düşse de Türkiye bu kez gerekeni yaptı. Fırat kalkanı adıyla düzenlenen operasyonda önce Cerablus ve ardından El-bab şehrine doğru yöneldiği askeri kaynaklarca belirtilen Türkiye, yakın zamanda Membiç üzerine de operasyonlarını yoğunlaştırarak bölücü terör örgütünün uzantısı olan Pyd’yi Fırat’ın batısından uzak tutmayı hedeflemektedir.

Türkiye’nin karşısındaki en önemli sorun ise Amerika ve NATO müttefiklerinin silahlarının terör örgütünün elinde olmasıdır. İki tankımızı NATO silahları ile vuran pyd terör örgütünün elinde bu silahlardan çokça olduğu bilinmektedir. Milan tanksavar füzelerinin terör örgütlerine hangi gerekçelerle ve ne şekilde verildiğinin sorgusu G-20 zirvesinde muhataplarına yüz yüze sorulacaktır. NATO müttefikliğinin hiçbir işe yaramadığı aksine NATO silahları ile saldırı altında kalan ülkemizin bundan sonraki dönemde bu ilişkilerini de gözden geçireceği ortadadır.

Tavşan Atlet olarak kaçan IŞID, çok iyi bir iş çıkarmıştır. Bir üst akıl dünyanın çeşitli yerlerinde, hapishanelerde kafayı sıyırmış birçok psikopatı toplayarak ve yine dünyanın çeşitli ülkelerindeki kafayı sıyırmış radikallerin de takviyesiyle kullanışlı bir örgüt kurmuştur. Suriye’nin parçalanıp işgal edilmesi için hazırlanan bu plan sayesinde vahşi batının aktörleri işgal planını sahada uygulamaya koymuştur.

Ancak kaçan tavşan atleti kovalayan sadece batı ve onun maşası pyd değildir. Türkler, Ruslar, Acemler de kendi milli menfaatleri doğrultusunda tavşan atletin ateşlediği yarıştaki yerlerini almıştır.

Önceleri ABD öncülüğündeki batının tavşana kaç, tazıya tut şekline kurduğu oyun, artık tavşan atleti takip eden koşucuların olduğu bir yarışa dönüşmüştür.

Kondisyonu iyi olan kazanacak yarışı belki ama insanlık kaybetmeye devam edecek. Türkiye’nin pozisyon itibarı ile hem Rusya hem de batı ile münasebetleri çerçevesinde daha temkinli bir çizgi izleyeceği aşikârdır. Tabi ki terör örgütlerine bir devlet kurmak için izin vermeyerek bunu başaracaktır.

Saygılarımla

Selim Bilal………………….