Önceki yazımızda belirtmiştik. Bu internetin damarları var diye. İşte o damarlardan bazılarıdır yukarıda saydıklarımız. Elin oğlu yapmış yazılımı, toplasan iki sayfadır her biri. Amma velakin dünyanın kafa kağıdını sığdırıyorlar şuncacık iki sayfalık yazılımlara.

Rusya Kırım'ı ilhak etti ülkesine. Koskoca Amerika'dan gelen tepki;- "21 işadamınıza yaptırım uygulayacağız" komikliği... Çünkü dünya dengeleri değişti. Ne Amerika eski Amerika, ne de Rusya ve Çin  eski hallerinde. Dünyanın yeni süper gücü Rusya-Çin birlikteliği olarak görülüyor. Kim ne derse desin gelişen olaylar bunu çok açık gösteriyor.

Rusya, Osmanlı Toprağı Kırım'ı fiili olarak işgal ederken  ABD-AB ekseninden gelen cılız itirazlar, Türkiye bir Amerikan şirketi olan Twitter zırvalığına yasaları uygulama cezası verdiğinde kükreyişe dönüşüyor. Sizin anlayacağınız sesin büyüklüğü geldiği yerden ziyade çarptığı kayanın cinsine göre değişiyor. Sert kayaya çarpan ses söyleyene tokat gibi geri dönerken, bizim gibi yumuşak kayalar sesin şiddetinden ufalanabiliyor. Sakın yanlış anlaşılmasın. Kendimizi hakir gördüğümden değil söylediklerim. Bir gerçeğin ifadesidir belki ders alınır da ayak-yorgan problemini daha doğru çözeriz diye.

İşin bir başka yönü ise güç ile adalet arasında hiçbir dengenin bulunmayışıdır. Çünkü adaleti özümsemekte ayak direyen insanlık, gücün vahşiliğini içine sindirmekte hiç zorluk çekmiyor. Gücü elinde bulunduran sarhoşluktan, güçsüz olan korkaklıktan kör oluyor. Adalete Kör, Merhamete Sağır, İnayete Topal.

Kırım benim yarımdır, diğer yarım Anadolu demiş İstanbul tarihimizin diri  zamanlarında. Kırım'da yaşayan soydaşlarımız (Kıpçaklar) Anadolu'daki akrabaları kadar şanslı değiller. Rus proletaryasının saçma sapan ideolojilerinin kurbanı olmuşlardı stalin döneminde. Şimdi ise putinin potinleri görünmede alacakaranlıkta. Güzel ülkem ise sessiz ve üzgün sadece seyreylemekte olup biteni. Yok ki 400 yıl öncesinin yaptırım gücü. Olsa durur mu Ulubatlılar,Fatma nineler?

Şimdilik sessizden giden patikamız var. Bu patika İnşallah çok kısa bir zaman sonra 12 silindir motor kükremesiyle otobana dönüşecektir.

Bir kez daha çok net olarak görülüyor ki; "Türkiye Güçlü Olmak Zorundadır". Güçlü olmak, bölgesinde ve dünyada....

Türkiye'nin güçlü olması dünya barışı için önemlidir. Bugün içimizi acıtan ama kısıtlı müdahaleler dışında elimizden henüz bir şey gelmeyen bölgesel problemleri, ancak bu bölgede ve dünyada barışa adayacağımız gücümüz ile  aşabiliriz.

Hatırlayın Gürcistan'ı, Irak'ı ve şu an  Suriye'de yaşananları. Son olarak bu halkaya Kırım da eklenmiştir. Tüm bu coğrafyada insanlar zulüm ile sınav vermektedirler. Birileri twitterimiz kapanmasın diye mücadele ederken ana kuzuları varil bombalarıyla telef ediliyor. Birileri facebookumuza dokunma diye sözüm ona direnirken, silahla öldüremediklerini açlıkla yok edenleri görüyor bu insanlık. Youtoubeda insanlara teşhir çığırtkanlığı reva görülürken, gözlerinin önünde tecavüze uğrayan bacısına sadece yutkunarak  bakabiliyor elleri bağlı delikanlı. Twitiniz, faceniz yutubunuz batsın. Merak etmeyin kimse kaçırmıyor sizden bunları. Yitip giden canlardan daha mı kıymetlidir yaptığınız sosyal(!) sörfünüz? Bekleyiniz, sabrediniz. Sevabından nasibiniz yok en azından günaha girmeyiniz.

Ama unutmayın bu ülkede yasalar varsa herkes içindir.  Türkiye dünyaya açık bir ülkedir. Ülkemizin kanunları herkes için geçerli olmalıdır. Burası yol geçen hanı değildir ki atını bağlamadan konaklayabilsin kişi. Herkes hukuk önünde eşittir. Kişiler ve kurumlar bu kanun ve kurallara uymayacaksa o taktirde burada düzeni sağlamak mümkün olmaz. İnsanlara hakaret etmeyi özgürlük sanmak, özgürlüğü bir diğerinin en mahrem hallerini ifşa etmek olarak bellemek, her şeyden önce insani vasıflara terstir.  

Türkiye ve Türk insanı insanlığa lazımdır. Bu millet kendisini en iyi şekilde yetiştirmeye ve en mücehhez şekilde donatmaya insanlık namına mecburdur.

Kalın sağlıcakla...